İlk Müslüman Türk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale‘nin hayatını konu alan “Afife” balesi, 14 yıl aradan sonra yeniden izleyici ile buluştu. Aynı zamanda bir dans drama olan ve çağdaş Türk bale repertuvarında özel bir yere sahip eser, Afife Jale’nin hayatındaki altın, kırmızı, mor ve Gümüş olarak tanımlanan dört ayrı dramatik dönemi, 25 kişilik bir ensemble, hareketli ve lirik danslar ile canlandırdı.
Daha önce Afife Jale'nin hayatıyla ilgili yazıları okuduysanız, Müslüman Türk kadınlara sahne yasağı olan bir dönemde tiyatrocu olmaya çalışmasının, onu maddi ve manevi bir çok sıkıntıya soktuğunu görmüşsünüzdür. Temsilin librettosunu yapan Beyhan Murphy bu zor hayatı 4 farklı dönemde anlatmış. Altın dönemi, genç yaşında tiyatroya ilgisinin başladığı ve Dar’ül Bedayi’de sahne arkasında çalıştığı dönem. Bu dönemde hayatındaki en önemli erkek, tiyatro sevgisi konusunda onu destekleyen kuzeni Ziya. 1919 yılında, başrol oyuncusunun Paris’e gitmesinden dolayı Hüseyin Suat’ın "Yamalar" oyununda başrole çıkmasının teklif edilmesi, hayatının ikinci dönemine girmesine neden oluyor. Kırmızı dönemde yasağa rağmen, tiyatro baskınlarında arkadaşları tarafından kaçırılarak sahneye çıkmaya devam ediyor. Bu dönemde baskınları yaptıran Dahiliye Nazırı Mehmet Ali bey, Afife’nin hayatında önemli bir rol oynuyor. Ve sonunda bir gün, Afife’yi yakalatıp, karakola getirtiyor.

Mor döneminde babası tarafından evden kovulan Afife, annesiyle birlikte daha sade bir evde yaşamaya başlıyor. Şiddetli baş ağrıları nedeniyle onu morfine alıştıran doktor Suat bu döneminde hayatına giriyor. Müslüman kadınların sahne yasağının bildiriyle daha da ciddileşmesi sonuncunda tiyatrodaki işini kaybediyor ve tek çare olarak morfine başvuruyor. Atatürk’ün emriyle yasağın kaldırılması sonucunda sahneye çıkıyor ama bu seferde morfin bağımlılığı nedeniyle tiyatroyu bırakmak zorunda kalıyor. Gümüş döneminde ise, Selahattin Pınar ile evliliği konu ediliyor. Önceleri Pınar’a duyduğu büyük aşk sayesinde mutluluğu yakalamış olduğu halde, bir süre sonra hem Selahattin Pınar’ın ailesinin kendisini kabul etmemesi hem de tiyatrodan uzak kalmış olmasının verdiği mutsuzluk tekrar morfine başlamasına neden oluyor. Hayatı akıl hastanesinde ve genç yaşta son buluyor.

Daha önce Afife Jale'nin hayatıyla ilgili yazıları okuduysanız, Müslüman Türk kadınlara sahne yasağı olan bir dönemde tiyatrocu olmaya çalışmasının, onu maddi ve manevi bir çok sıkıntıya soktuğunu görmüşsünüzdür. Temsilin librettosunu yapan Beyhan Murphy bu zor hayatı 4 farklı dönemde anlatmış. Altın dönemi, genç yaşında tiyatroya ilgisinin başladığı ve Dar’ül Bedayi’de sahne arkasında çalıştığı dönem. Bu dönemde hayatındaki en önemli erkek, tiyatro sevgisi konusunda onu destekleyen kuzeni Ziya. 1919 yılında, başrol oyuncusunun Paris’e gitmesinden dolayı Hüseyin Suat’ın "Yamalar" oyununda başrole çıkmasının teklif edilmesi, hayatının ikinci dönemine girmesine neden oluyor. Kırmızı dönemde yasağa rağmen, tiyatro baskınlarında arkadaşları tarafından kaçırılarak sahneye çıkmaya devam ediyor. Bu dönemde baskınları yaptıran Dahiliye Nazırı Mehmet Ali bey, Afife’nin hayatında önemli bir rol oynuyor. Ve sonunda bir gün, Afife’yi yakalatıp, karakola getirtiyor.
Mor döneminde babası tarafından evden kovulan Afife, annesiyle birlikte daha sade bir evde yaşamaya başlıyor. Şiddetli baş ağrıları nedeniyle onu morfine alıştıran doktor Suat bu döneminde hayatına giriyor. Müslüman kadınların sahne yasağının bildiriyle daha da ciddileşmesi sonuncunda tiyatrodaki işini kaybediyor ve tek çare olarak morfine başvuruyor. Atatürk’ün emriyle yasağın kaldırılması sonucunda sahneye çıkıyor ama bu seferde morfin bağımlılığı nedeniyle tiyatroyu bırakmak zorunda kalıyor. Gümüş döneminde ise, Selahattin Pınar ile evliliği konu ediliyor. Önceleri Pınar’a duyduğu büyük aşk sayesinde mutluluğu yakalamış olduğu halde, bir süre sonra hem Selahattin Pınar’ın ailesinin kendisini kabul etmemesi hem de tiyatrodan uzak kalmış olmasının verdiği mutsuzluk tekrar morfine başlamasına neden oluyor. Hayatı akıl hastanesinde ve genç yaşta son buluyor.

Açıkçası bileti alırken Afife'nin bu kadar başarılı bir performans olacağını düşünmemiştim! Gerek müzikler, gerek Bahar Korçan'ın tasarladığı kostümler, gerekse balerin ve baletlerin performans süperdi. Özellikle finalde, dört dönemin Afife’lerinin ve akıl hastanesindeki Afife’nin bir araya gelmesi oldukça etkileyiciydi. İstanbul Devlet Opera ve Balesi eserleri dönem dönem değiştirerek oynuyor. Sezon kapanmadan denk gelirseniz kesinlikle kaçırmayın derim. Sizlere bir notum; Süreyya Operası'nda balkondan bilet alırken dikkat etmeniz yönünde.Yan balkonlardan bilet alırken iki kere düşünün, insan boyun fıtığı olma tehlikesiyle burun buruna geliyor :) Herkese iyi seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder