Yarım Elma dizisinden beri Günay Karacaoğlu'nu severim, fırsat buldukça oyunlarını da izlemeye çalışıyorum. Fırsat sitelerinden birinde "Şenlikli Limonata" biletlerini görünce kaçırmak istemedim ve biletleri aldım. Özellikle bu sezonun oyunlarında dekorları kıyasladıkça dekorun önemini; performansı ne kadar etkilediğini ve oyunu seyirciye geçirmeye nasıl yardımcı olduğuna iyice tanık oluyorum. Şenlikli Limonata'nın da kırmızılar içinde, oldukça "şenlikli" bir dekoru var gerçekten! Perde açıldığı anda gözleriniz kamaşıyor :) Siyahla beyaz kadar farklı iki insanın; bir hayat kadını ile zengin bir iş adamının kara mizah ilişkisi üzerinden, zenginin, fakirin, çirkinin, güzelin, bütün karşıtlıkların tek bir potada eridiği hayatlarımıza etkili bir ayna tutan “Şenlikli Limonata" da hem gülüp hem de düşüneceksiniz...
Oyunun başlangıcında, Oxford mezunu, zengin ve snob bir iş adamını canlandıran Fırat Doğruloğlu'nu lüks bir otel odasında telefonda konuşurken görüyoruz. Ertesi gün Frankfurt'ta toplantısı olan bu yoğun iş adamı tam uyumaya hazırlanırken sarı plastik saçları, deri şortu ve tuhaf yürüyüşüyle, kamçısı ve termosuyla bir kadın kendini odaya atıyor. Odada kalan saten pijamalı adam şoka uğramakla birlikte, ilk dakikalarda anlaşılıyor ki, kadın yanlış günde doğru odaya gelmiş. Adam kadını kovuyor ama kadının pek gitmeye niyeti yok! Gidersin, gitmezsin derken aralarında bir sohbet başlıyor. Termostaki ‘bira, cin, votka, baileys, viski’ eklenmiş "şenlikli" limonata da eşlik edince bu sohbete, zıt ikili giderek yakınlaşıyor. Öyle fiziksel bir yakınlaşma değil bu; birbirlerinin dünyasını keşfetmeye başlıyorlar.
+(5).jpg)
“Fitnat Yengesi”nin cümlelerini sıkı sıkıya ezberlemiş, çok yaşayıp çok görmüş, rahat, keskin çizgileri olmayan bir kadın ile yalnız, sert köşeleri olan, çocukluğundan beri çizilmiş sınırlarının dışına çıkmayan bir erkeğin kahkaha dolu diyalogları arasında; hayattan farklı yaralar almış ikilinin sarsıcı replikleri seyirciyi buruk bir tatla baş başa bırakıyor...İkilinin şenlikli limonatalarını yudumlayıp sohbeti koyulttukları arkadaşlıkları giderek dostluk kıvamına geliyor. Adam, sahiciliği, ‘hayatın sesi’ni seviyor kadında; kadın ise o snob iş adamının içinden çıkan incinmiş erkek çocuğunu. Birbirlerinden bir sürü şey öğreniyorlar...
+(8).jpg)
Oyunun başlangıcında, Oxford mezunu, zengin ve snob bir iş adamını canlandıran Fırat Doğruloğlu'nu lüks bir otel odasında telefonda konuşurken görüyoruz. Ertesi gün Frankfurt'ta toplantısı olan bu yoğun iş adamı tam uyumaya hazırlanırken sarı plastik saçları, deri şortu ve tuhaf yürüyüşüyle, kamçısı ve termosuyla bir kadın kendini odaya atıyor. Odada kalan saten pijamalı adam şoka uğramakla birlikte, ilk dakikalarda anlaşılıyor ki, kadın yanlış günde doğru odaya gelmiş. Adam kadını kovuyor ama kadının pek gitmeye niyeti yok! Gidersin, gitmezsin derken aralarında bir sohbet başlıyor. Termostaki ‘bira, cin, votka, baileys, viski’ eklenmiş "şenlikli" limonata da eşlik edince bu sohbete, zıt ikili giderek yakınlaşıyor. Öyle fiziksel bir yakınlaşma değil bu; birbirlerinin dünyasını keşfetmeye başlıyorlar.
+(5).jpg)
“Fitnat Yengesi”nin cümlelerini sıkı sıkıya ezberlemiş, çok yaşayıp çok görmüş, rahat, keskin çizgileri olmayan bir kadın ile yalnız, sert köşeleri olan, çocukluğundan beri çizilmiş sınırlarının dışına çıkmayan bir erkeğin kahkaha dolu diyalogları arasında; hayattan farklı yaralar almış ikilinin sarsıcı replikleri seyirciyi buruk bir tatla baş başa bırakıyor...İkilinin şenlikli limonatalarını yudumlayıp sohbeti koyulttukları arkadaşlıkları giderek dostluk kıvamına geliyor. Adam, sahiciliği, ‘hayatın sesi’ni seviyor kadında; kadın ise o snob iş adamının içinden çıkan incinmiş erkek çocuğunu. Birbirlerinden bir sürü şey öğreniyorlar...
+(8).jpg)
İçinde bulunduğumuz şu yoğun ve koşturmacalı hayatta bir nefes almak ve biraz gülümsemek isterseniz "Şenlikli Limonata"yı mutlaka izleyin derim! Hem oyunculuk, hem hikayesi hem de dekor sizi içine alacak ve vaktin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız ;) Herkese şimdiden iyi seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder