Sabancı Müzesi'nin her yerde reklamlarını yayınladığı Anish Kapoor sergisine açılışı yapıldığından beri gitmek istiyorduk ancak bir türlü fırsatımız olmamıştı. Çağdaş sanatın ünlü isimlerinden Hint asıllı sanatçı Anish Kapoor'u ismen tanımıyor olabilirsiniz ama Chicago'da, semtin simgesi olan 22 milyon dolarlık "Cloud Gate"i mutlaka görmüşsünüzdür. Hatta bu dev eserin küçük bir benzeri de Bristol'da sergileniyor.
Kapoor’un uzun zamandır merakla beklenen sergisindeki dev heykeller, hem ölçüleriyle hem de sürprizli halleriyle etkiliyor. Eserleri inceleyip anlamaya çalışanların yüz ifadelerine bakıldığında Kapoor’un amacına ulaştığını görebilirsiniz. Eserlere bakanların yüzünde merak ve sorgulama ifadelerine siz de tanık olabilirsiniz. Kapoor, eserlerinde mermer, oniks, kaymak taşı, granit, kum taşı gibi farklı malzemeler kullanıyor. Sir Norman Rosenthal’in küratörlüğünü yaptığı sergi, sanatçının mermer, kaymaktaşı gibi malzemelerle yapılan, çoğu daha önce sergilenmemiş taş eserlerine odaklanan ilk sergi olma özelliğini taşıyor.
Sergide Anish Capoor’un 32 eseri (“yapıt”ı) sergileniyor. Londra’dan taşınan bu yapıtların ağırlığı 110 ton. Müzede sergilenecek olan ve tek başına ağırlığı 12 ton dolayındaki taş yapıtlar için müze binası özel olarak sağlamlaştırılmış. Bahçeye konulan dev çelik aynanın yansıtacağı güneş ışınının, yangına yol açmaması için özel düzenlemeler yapılmış. Dünyada ilk defa sergilenecek devasa taş heykeller, Anish Kapoor’un Londra yakınındaki özel bir taş ocağında şekillendirmiş. Dünyanın değişik bölgelerinden getirilen taşlar, yer kabuğunun milyonlarca yıllık sırlarını günümüze yansıtıyor.

Anish Kapoor eserlerine, yaptığı işe mesaj yüklemeyi sevmiyor. Buna şu sözlerle açıklık getiriyor: “Eserlere bakarken bir şeyler hatırlar gibi oluruz. Bir sanatçı olarak söyleyecek sözümün olmadığını düşünürüm. Dünya şöyledir ya da böyledir diye vaaz vermem. Genel olarak taştaki o içsel boşluk ilgimi çekiyor. İstanbul’da taş işlerini sergileyecek olmamda kentin binlerce yıllık geçmişi etkili olmuş olabilir. Taşın hafızası vardır çünkü. Bir eser ne zaman içsel hafızamıza hitap etmeye başlar, işte o zaman sanat eseridir. Sanatın bazı unsurları bu anlamda hafızayı harekete geçirmede çok güçlüdür.”

1954 Mumbai doğumlu olan Anish Kapoor, 1970’li yıllardan bu yana İngiltere’de yaşıyor. 1990’lardan 2000’li yıllara uzanan süreçte dünya çapında birçok sergi gerçekleştiren Anish Kapoor’un dikkat çeken büyük boyutlu projeleri arasında, Kunsthaus Bregenz’de 20 tonluk kırmızı vazelin ve mumdan oluşan heykeli “Benim Kırmızı Yurdum” (2003), Chicago’daki Millennium Park’ta 110 tonluk paslanmaz çelik heykeli “Bulut Geçit” (2004), Viyana’da Museum fur Angewandte Kunst’ta ve Londra’da Royal Academy’de “Köşeye Ateş Etmek” enstalasyonu (2009) ve Paris Grand Palais’de sergilediği “Leviathan” heykeli bulunur.

Kapoor’un uzun zamandır merakla beklenen sergisindeki dev heykeller, hem ölçüleriyle hem de sürprizli halleriyle etkiliyor. Eserleri inceleyip anlamaya çalışanların yüz ifadelerine bakıldığında Kapoor’un amacına ulaştığını görebilirsiniz. Eserlere bakanların yüzünde merak ve sorgulama ifadelerine siz de tanık olabilirsiniz. Kapoor, eserlerinde mermer, oniks, kaymak taşı, granit, kum taşı gibi farklı malzemeler kullanıyor. Sir Norman Rosenthal’in küratörlüğünü yaptığı sergi, sanatçının mermer, kaymaktaşı gibi malzemelerle yapılan, çoğu daha önce sergilenmemiş taş eserlerine odaklanan ilk sergi olma özelliğini taşıyor.
Sergide Anish Capoor’un 32 eseri (“yapıt”ı) sergileniyor. Londra’dan taşınan bu yapıtların ağırlığı 110 ton. Müzede sergilenecek olan ve tek başına ağırlığı 12 ton dolayındaki taş yapıtlar için müze binası özel olarak sağlamlaştırılmış. Bahçeye konulan dev çelik aynanın yansıtacağı güneş ışınının, yangına yol açmaması için özel düzenlemeler yapılmış. Dünyada ilk defa sergilenecek devasa taş heykeller, Anish Kapoor’un Londra yakınındaki özel bir taş ocağında şekillendirmiş. Dünyanın değişik bölgelerinden getirilen taşlar, yer kabuğunun milyonlarca yıllık sırlarını günümüze yansıtıyor.
Anish Kapoor eserlerine, yaptığı işe mesaj yüklemeyi sevmiyor. Buna şu sözlerle açıklık getiriyor: “Eserlere bakarken bir şeyler hatırlar gibi oluruz. Bir sanatçı olarak söyleyecek sözümün olmadığını düşünürüm. Dünya şöyledir ya da böyledir diye vaaz vermem. Genel olarak taştaki o içsel boşluk ilgimi çekiyor. İstanbul’da taş işlerini sergileyecek olmamda kentin binlerce yıllık geçmişi etkili olmuş olabilir. Taşın hafızası vardır çünkü. Bir eser ne zaman içsel hafızamıza hitap etmeye başlar, işte o zaman sanat eseridir. Sanatın bazı unsurları bu anlamda hafızayı harekete geçirmede çok güçlüdür.”
1954 Mumbai doğumlu olan Anish Kapoor, 1970’li yıllardan bu yana İngiltere’de yaşıyor. 1990’lardan 2000’li yıllara uzanan süreçte dünya çapında birçok sergi gerçekleştiren Anish Kapoor’un dikkat çeken büyük boyutlu projeleri arasında, Kunsthaus Bregenz’de 20 tonluk kırmızı vazelin ve mumdan oluşan heykeli “Benim Kırmızı Yurdum” (2003), Chicago’daki Millennium Park’ta 110 tonluk paslanmaz çelik heykeli “Bulut Geçit” (2004), Viyana’da Museum fur Angewandte Kunst’ta ve Londra’da Royal Academy’de “Köşeye Ateş Etmek” enstalasyonu (2009) ve Paris Grand Palais’de sergilediği “Leviathan” heykeli bulunur.
Yukarıda resimlerini görebileceğiniz Gök Ayna ve Sarı gibi heykel, mimari, mühendislik ve teknolojiyi bir araya getiren ikonik eserleri içeren sergi, Sakıp Sabancı Müzesi’nin galerileri ve bahçesinde 5 Ocak 2014'e kadar görülebilecek, kesinlikle kaçırmayın derim. Size bir de önerim var: Sergiyi gezmeye başlamadan önce Müzenin içerisinde gösterilen 40dk'lık videoyu izleyin! Emin olun, bu sayede sanatçıyı ve eserlerini çok daha iyi anlayacaksınız...Herkese iyi seyirler :)
Not: Sabancı Müzesi'ne ziyaret şansı olmayan sanatseverlere Anish Kapoor'un eserlerini görme fırsatı yaratan proje, 360 derece panoramik fotoğraflar ve sanatçının anlatımıyla hazırlanan videolarla zengin içerik sunuyor. "Anish Kapoor İstanbul'da" sergisi "www.360tr.com/britishcouncilturkey" adresinde sanal olarak gezilebilecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder