13 Nisan 2012 Cuma

Bir Başyapıt Adayı

Cesaret

Film festivalindeki filmlere bilet bulup da alabilmek zor zenaat. Benim aldığım biletler genelde istediğim filmlere değil de bilet kalan filmlere oluyor :) "Cesaret" de bizim için bu kategorideki filmlerden biriydi ve dolayısıyla filmden pek bir beklentimiz bulunmuyordu. Ben, sinemaya giderken genel olarak filmin konusunu önceden okumaya karşı bir insanım çünkü yorumlar insanı yönlendiriyor ve sadece onların verdiği noktalarda bir beklenti oluşuyor. Bu filmde de aynısını yaptım ve okumadan gittim. Tamamen beklentisiz seyrettiğim bu film için hala etkisindeyim diyebilirim!



Cesaret 2011 Polonya yapımı bir film. Film iki kardeşin hikayesi üzerine kurulu. Alfred ve Jurek büyük bir şehrin banliyösünde kablolu televizyon şirketi işleten iki kardeştir. Kardeşlerden büyük olan daha cesur gibi görünmekle birlikte, iş gerçek hayata geldiğinde durumun değiştiği görülür. Küçük kardeş olan Jurek, hasta babalarından kalan şirketi büyütmek istemekte fakat ağabeyi buna karşı çıkmaktadır. Alfred’in arabası bozulunca, bindikleri trende bir grup serserinin genç bir kadına saldırmalarına tanık olurlar. Jurek, kadını korumaya çalışırken Alfred korkudan donakalır ve kardeşinin hızla giden trenden atıldığına tanık olur. 












Jurek hastanede komada hayata tutunmaya çalışırken, Alfred utanç ve ızdırap içindedir. Akrabaları, eşi ve çalışanları ile yüzleşmek zorunda kalınca kendini bir kahraman olarak gösterir; güya adamlarla dövüşürken bayılmış ve bu nedenle kardeşine yardım edememiştir. Bir süre sonra, kardeşi acımasızca saldırıya uğrarken Alfred’in korkudan donmuş halde göründüğü cep telefonuna çekilmiş bir video internette ortaya çıkar. Alfred filmi çeken kişiyi bulmak ve videoyu ortadan kaldırmak isterken olaylar gelişir. Bir yanda kardeşinin yanında olan ve onun çocuklarına sahip çıkan karısıyla ilişkilerini düzeltmeye çalışırken, diğer yandan da kardeşine bunu yapanları bulmaya çalışır.












Filmin sonunu ve arada gelişen olayları tabii ki anlatmayacağım. Belki de vizyona gelir ve izlemek istersiniz :) Ama şunu söylemeliyim ki film Nuri Bilge Ceylan'ın yapmaya çalıştığını gerçekten yapabilmiş bir film! Ne demek istediğimi şu şekilde açıklayayım: Tam anlamıyla gerçekçi, sanki filmin içinde sizde yaşıyormuşsunuz gibi, abartıdan uzak çekilmiş bir film ve çok sade bir anlatım! Bizi o kadar etkiledi ki uzun zaman konuşmadan, hayat üzerine düşüncelere dalarak kalakaldık...Eğer vizyona girerse kesinlikle izleyin, kaçırmayın derim! Herkese iyi seyirler şimdiden...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder