Sahil yolundan Maltepe'ye doğru ilerlerken Pinhan Restaurant'ı hep görüyor ve merak ediyordum, ancak bir türlü zaman bulup da gidememiştim. Gazetelerde Pinhan'ın döneri yenilendi diye okuyunca, ne oldu ki acaba diye düşünüp denemeye karar verdik. Pinhan'ın yeri, Maltepe Küçükyalı Sahili’nde, Maltepe Evlendirme Dairesi'nin hemen yanında. Farklı yemek mönüleriyle, farklı kapasitedeki mekanları tek çatı altında toplayan konsepti, kablosuz internet bağlantısı (ki günümüzde çok önemli) ve kocaman çocuk odasıyla Pinhan ilk bakışta bizim gözümüze girdi :) Ancak bir restaurant için en önemlisi her zaman yemekler biliyorsunuz. Göze hitap etmek önemli ama damak zevkine hitap etmek daha da önemli ;)

Üç katlı bir restoran olan Pinhan’ın her katı başlangıçta birbirinden farklı tasarlanmış. Giriş katında, kafe ve pastane olarak hizmet veren Tu’me Cafe; ikinci katta, Anadolu Mutfağı’nın geleneksel lezzetlerini sunan Patile; üçüncü katta deniz ürünleri restoranı olan Fua yer alıyor. Sakre olarak adlandırılan kısım ise teras katı ve süper bir manzarası var. Hava çok soğuk olduğu için terasta oturamadık tabii ama havalar düzelince manzara eşliğinde yemek yemek için tekrar gidebiliriz :)

Eşimle birlikte 3. kattaki Fua salonuna çıkıp yemeklerimizi söyledik. Siparişi verdikten sonra ilk olarak masaya kuverlerimiz geldi. Kuver, lavaş ekmeğiyle birlikte tereyağı, peynir ve ceviz içeriyordu. Çorbamız gelmeden önce lavaş ekmeğine tereyağı ve tulum peynirimizi sürerek afiyetle yedik. Ki benim bu tarz restaurantlarda en sevdiğim şey kuver kısmıdır, hatta bu kısımla karnımı doyurabilirim :) Ama tabii blog'a yazacağım için böyle yapmadım ve her bir bölümden denemeler yaptım. Çok beklemeden sıcak sıcak mercimek çorbalarımız geldi. süzme mercimek tam kıvamındaydı ve çok lezzetliydi. Çorbamızı içtikten sonra zeytinyağlı tabağımız geldi. Zeytinyağlı kerevizin daha önce bu kadar güzel yapıldığını görmedim desem yalan olmaz! Lezzeti bozulmadan o kadar güzel pişirilmişti ki, bir tane daha yiyebilirdim :) Kerevizin yanına bir adet de sarma konmuştu, onu da afiyetle yedik. Bir et lokantasının zeytinyağlı konusunda bu kadar başarılı olmasına şaşırdım doğrusu.
Ana yemek olarak karışık ızgara tabağı istedik. Karışık ızgara tabağında döner, inegöl köfte, kuzu şiş ve kebap bulunuyordu. Yanlarından aperatif olarak ise püre ve pilav vardı. Izgara etin yanına bir de klasik çoban salatası söyleyince tam bir değmeyin keyfimize durumu oldu :) Tam da bu noktada Pinhan'daki etler için ayrı bir parantez açmam gerekiyor. Etler gerçekten çok lezzetliydi ve hepsi de kıvamında pişirilmişti. Tabakta kuzu şişi göremiyorsunuz çünkü fotoğrafını çekmeden direk mideye indirdim :) Kuzu şiş çok basit gibi görünür, hatta her restaurant'ta da menüde vardır ama kıvamında pişirmesi gerçekten zor bir iştir. Kıvamında pişmiş bir kuzu şişte et sert olmamalı; ısırdığınızda içindeki suyu hissedebiliyor olmanız gerekir. Aynı şekilde köfteler ve kebapta süperdi. Et bu kadar lezzetli olunca sorma ihtiyacı hissettim. Etleri marmara bölgesinden, Çanakkale, Balıkesir ve Tekirdağ yöresinden alıyorlarmış. Yemeklerin hepsi zeytinyağı ile yapılıyormuş ve personel benim bu kadar ilgili olduğumu görünce "En önemlisi hiçbir yemekte kesinlikle katkı maddesi kullanmıyoruz" diye vurguladı.
Mekan Şubat ayından itibaren dönerde bir farklılıkla ilerliyor. Biliyorsunuz döner en basit yerde bile yapılan bir yemek haline geldi ancak aradaki farkı siz de fark ediyorsunuzdur. Birçok yerde döner aldığınızda yarısı sinir veya yağ oluyor. Açıkçası ben bu yüzden çok sevmeme rağmen artık kolay kolay döner yemiyorum. Pinhan'da döner %100 yerli etle ve katkı maddesiz hazırlanıyormuş. Yanında da odun ateşinde pişen lavaş ile birlikte getiriliyor. Döner ne kadar yumuşak ve inceyse o kadar makbuldür bilirsiniz :) Bizim karışık ızgara tabağımızda yer alan döner de gerçekten çok lezzetliydi. Diğer dönerlerle arasındaki bu farkı ne yaratıyor diye merak edip sorduğumda çin tuzu diye bir şeyden bahsettiler. Birçok restaurant çin tuzu kullanırken Pinhan hiçbir şekilde katkı maddesi kullanmıyormuş.
Çin tuzu nedir diye merak edip araştırdığımda, daha önceki yıllarda sadece paketli gıdalarda kullanılırken şimdi döner, köfte gibi yiyeceklerde de kullanılan bu maddenin beyinde güzel tat almayı artırdığını ve içine katılan her şeyi insanın daha fazla yemek istediğini öğrendim. Diğer bir adı msg olan çin tuzu, hazır çorbalarda, konservelerde, et suyu bulyonlarında, bisküvilerde ve daha bir çok gıdada yaygın olarak kullanılıyormuş. Yediğiniz kötü bir şey bile olsa beyin msg sayesinde o tadı güzel olarak algılıyor.
Sizlere tavsiyem özellikle et yemeği yiyeceğiniz zaman güvenilir mekanlarda yemeniz. Dönerdeki farkı anlamak için Pinhan'da döneri denemenizi tavsiye ederim. Mekan, genel olarak et ürünlerinde başarılı. Kalkmadan önce son olarak ortak bir künefe alalım dedik ama künefede aynı başarıyı göremedik maalesef. Künefenin içindeki peynirin iyice erimiş olması gerekiyor biliyorsunuz, tadı güzeldi ancak peyniri tam erimemişti; şerbeti de biraz az gibiydi.
Pinhan Restaurant bizim için güzel bir deneyim oldu, sizlere de özellikle et yemeklerini ve döneri tavsiye ederim. Hepinize şimdiden afiyet olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder