Ne zamandır İş Bankası Kültür Sanat veya Borusan Sanat'ın düzenlediği konserlerden birine gitmek istiyordum. Bunları neden mi kategorize edip diğerlerinden ayırdım? Çünkü iki sanat evi de farklı konserlere imza atıyorlar. Bu konuda gerçekten oldukça cesurlar. Yenilikleri denemeyi seviyorlar ve farklı kültürleri, farklı müzik türlerini bir araya getirmekten çekinmiyorlar. İşte bunun bir örneği de Erkan Oğur'un Telvin ile konseri.
Erkan Oğur'u daha önce birkaç kez dinlemiştim ama onu tanıyanların tahmin edebileceği gibi partneri İsmail Hakkı Demircioğlu idi. ikisini birlikte her dinlediğimde birbirine bu kadar uyumlu başka müzisyenlerin olamayacağını düşünürüm. Bu sefer ise tarzı çok farklı iki müzik türünün birleşmesiyle ortaya ne çıkacağını herkes gibi ben de merakla bekliyordum.

Erkan Oğur, İlkin Deniz ve Turgut Alp Bekoğlu'nun 1995 yılında kurduğu Telvin, sanatçıların müzikle ilgili arayışlarının "renkler" anlamına gelen bu kelime üzerinden sürmesine vesile olmuş. Telvin'in tasavvufta halden hale geçmek ve karar haline doğru yürüyüş anlamına gelen karşılığı da topluluğun felsefesini tanımlıyor. Renklerin müzikteki karşılıkları üzerine süren bu müzikal yolculuk, sanatçıların yaklaşık on yıldır ulusal ve uluslararası festivallerde, çeşitli mekânlarda müziklerini yorumlamalarıyla sürüyor. Daha önce üç kişi olan grup günümüzde Erkan Oğur ile birlikte beş kişi. Turgut Alp Bekoğlu ilk dönemden beri davuldaki performansına devam ediyor. Piyanoda Genco Ari, saksafonda Engin Recepoğulları, Kontrbasta ise Ozan Musluoğlu var.

Konser boyunca tüm salon sessizlikle bu farklı müziği dinledi. Erkan Oğur'un klasik parçalarını caz müzik formatında dinlemek ilk başta bana biraz tuhaf gelse de dinledikçe benimsedim ve iki saat nasıl geçti anlamadım. İki saat boyunca hiç ara vermemeleri dinleyicileri biraz zorladı bence ama yine de ayrılan pek olmadı ve herkes konserin sonuna kadar kaldı. Genelde Erkan Oğur parçalarıydı ancak bazen Erkan Oğur aradan çekildi ve herkesi caz müzikle başbaşa bıraktı. Tüm enstrümanları çalanlar çok başarılıydı. Her birinin daha önde olduğu bölümler oldu ve yeteneklerini fark etmiş olduk. Ama özellikle davuldaki Turgut Alp Bekoğlu için ayrı bir parantez açmak gerekir. O kadar başarılı ki bir ara davulu bırakıp duvarlar ve boruları çaldı! Yanlış okumadınız :) Her yerden güzel ses çıkarabilirim tadındaki bu kısım gerçekten şaşırtıcıydı.
Konseri tavsiye ederim ancak çabuk sıkılan ve uzun süre oturmaya dayanamayan kişiler biraz daha düşünsün derim. Konser mekanı Borusan Müzik Evi idi, başka bir yazıda ayrıca yazmıştım ama buradan da tekrar belirtmeliyim ki salondaki sandalyeler hiç rahat değil ve bu da iki saat konser dinlemeyi gerçek anlamda zorlaştırıyor. Son sözüm Erkan Oğur'u daha önce benim gibi İsmail Hakkı Demircioğlu ile dinleyip gitmeyi düşünenlere; konseptin çok farklı olduğunu unutmayın ve o beklentiyle gitmeyin yoksa ciddi hayal kırıklığına uğrarsınız. Herkese iyi seyirler şimdiden ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder