20 Aralık 2011 Salı

Haftasonu Kaçamağına Ne Dersiniz?

Yunanistan Turu

Canınız sıkıldı, bir yerlere gitmek istiyorsunuz ama işler yoğun veya izniniz yok, bu sizi gezmekten alıkoymamalı! Ben de bahsettiğim durumlardaki biri olarak ne yapsam diye düşünürken iş yerindeki müdürümüz Grupanya'da bir fırsat kuponu gördüğünü ve departmanca gitsek ne güzel olacağını söyledi. Olur mu olmaz mı derken 1 saat içinde kuponlarımızı almış Yunanistan'a gidiyorduk! :) Daha önce benim gittiğim yerlerdi ancak hanım kadına gitmek daha eğlenceli olur diye düşündüğümden ben de katıldım. Seyahati Megalo Tur'la yapacağımızı öğrendiğimde açıkçası bir duraksadım ve o ne yahu dedim ancak önyargılı olmanın kötü bir şey olduğunu turun sonunda gördük ;) 













Cuma gecesi saat 23:00'te Kadıköy'den otobüsle yola çıktık. 1-2 yerde daha durup turun diğer üyelerini aldıktan sonra turumuz başladı. Saat 3-4 gibi sınıra gelmiştik bile. Önce Türk tarafında pasaportlarımız kontrol edildikten sonra Yunan tarafında da kontrolden geçtik ve uyumaya devam ettik :) Sabah 9 gibi Kavala'ya varmıştık. Şansımıza hava çok güzeldi, panoramik şehir turumuz böylece çok keyifli geçti. (Kavala'yı daha önceki yazılarımda detaylı bir şekilde anlattığım için bu kez uzun uzun anlatmayacağım ve tur programından yazmaya devam edeceğim) Otobüs bizi eski şehre yakın bir yere bıraktı ve biz oradan yürümeye başladık. Tarihi evlerin arasından geçerek bol bol fotoğraf çektik, bir yandan da bu esnada yerli tur rehberimiz Şerif Bey bize Kavala hakkında bilgiler veriyordu.











2-3 saatlik panoramik şehir turundan sonra otele giriş yaptık. Kavala'da konakladığımız otelin adı Galaxy Otel'di. 4 yıldızlı otelimiz Avrupa'daki birçok otele taş çıkaracak cinstendi. Odalar çok büyük olmasa da temiz ve eşyaların yeni olması benim için yeterli oldu. Eşyalarımızı otele bıraktıktan sonra akşama kadar serbest zamanımız olduğundan dışarı çıkıp yemek yiyecek yer bakmaya başladık. Herkes çok acıkmış olduğundan uzun uzun bakma fırsatımız olmadı, ilk bulduğumuz düzgün görünen bir yere oturduk. Ancak ne garsonların tavırları ne de yemekleri hiç hoş değildi!












Ne çok yemişsiniz dediğinizi duyar gibiyim :) Oraya kadar gitmişken meze ve balık yemeden dönülür mü? Gittiğimiz restaurant'ın dışarıdan görüntüsünü ve adını ilk resimde görebilirsiniz ancak okuyabilir misiniz onu bilmiyorum?! :) Ben size türkçe okunuşunu yazayım: Oreamitilini. Biz tur için hazırlanmış menülerden aldık. Menü 4 kişilikti, biz de 8 kişi olduğumuz için sorun olmadı. 4 kişiye resimlerde gördüğünüz mezeler geldi: Midye, barbunya, salata ve kalamar. Ben Greek Salad'ı çok sevdiğim için ekstra bir de ondan istedim ancak salataya ne kadar özen gösterildiği ortada. Normal salatanın üstüne beyaz peyniri atıp getirmişlerdi Greek Salad olarak. Midye ve kalamar insanı olmadığım için onlardan pek yemedim ama yiyen arkadaşlar kalamarın güzel olduğunu söylediler. Barbunya ise gerçekten çok lezzetliydi.












Ana yemek olarak seçeneklerimiz tavuk ve balık çeşitleriydi. Ben tavuk tercih ettim, genel olarak tercih edilen çupra oldu, bir kişi de tekir istedi. Tavuk ızgara lezzetliydi ancak porsiyonun ne kadar büyük olduğunu görüyorsunuz. Benim sizlere tavsiyem başlangıçların ardından ana yemek söyleyecekseniz 2 kişiye 1 porsiyon isteyin. Balıklar biraz yanma sınırında olsa da iyi pişmişti ve lezzetliydi. Sunum ve garsonların tavrı açısından bakarsak kesinlikle sınıfta kaldıklarını söyleyebiliriz. Yemek için sizlere tavsiye kalenin oradaki mekanları seçmeniz.















Yemekten sonra hediyelik eşyacıları gezip bu misyonumuzu tamamladık ve dinlenmek için sahildeki güzel kafelerden birinde oturup frappelerimizi yudumladık. Frappe'yi sipariş ederken şekerli mi şekersiz mi diye soruyorlar sizlere önerim çok sert bir kahve içicisi değilseniz şekersiz almamanız yönünde çünkü gerçekten çok acı oluyor. Hafif yağmurla birlikte deniz manzaramız daha güzel oldu ve güzel bir muhabbetle o anların keyfini çıkardık. Artık sıra eğlenceye gelmişti, otele dönüp hazırlandık ve ekstra olan taverna turuna katıldık. Taverna turu 30 euroydu. Benim turla yurt dışına çıkmak istemememin bir nedeni de ekstra turlarda sürekli kazıklamaya çalışmalarıdır ancak bu turda öyle değildi. Ekstraların ücreti gayet makuldü. 















Tavernanın otelimize yakın olması bizim için yağmurlu bir akşamda büyük avantaj oldu. Masamıza geçip ana yemek siparişlerini verdiğimiz anda mezeler de gelmeye başladı. Gelen mezelerimizi haydari, turşu, salata, peynir topları, kaşarlı kırmızı biber olarak sayabiliriz. Zaten öğle yemeğinde o kadar çok yemiştik ki bizim için burada yemekten çok eğlence önemliydi. Hepimiz Yunan tarzı eğlence nasıl olur onu görmeye gelmiştik. İlk etapta, sanırım onlarda da yemek müziği denen bir kavram var :) Müzikler bayağı yavaştı ama saat 11:00'e doğru müzikler hızlandı. Yunan gençleri uzonun da etkisiyle hünerlerini sergilemeye başladı. Bu noktada dikkatimi çeken bir diğer şey Yunanistan'da erkeklerin daha çok dans ettiği ve dans eden kişinin yanında birilerinin yere diz çöküp el çırparak onu desteklemesi, yanında durması.















Bir yandan uzolarımızı içerken bir yandan da gelen yemeklerin tadına baktık. Öğle yemeğinin aksine taverna hem yemek konusunda hem de eğlencede gayet başarılıydı. Gece 2'ye kadar hem Yunan müzikleriyle hem de Türk müzikleriyle oynadık, eğlendik. Otelimizde konaklayıp sabah güzel bir kahvaltı da yaptıktan sonra İskeçe'ye doğru yola çıktık. İskeçe'ye varmadan önce Drama Köprü'süne uğradık yalnız tam bir hayal kırıklığıydı! Öncelikle şarkıda köprü diye geçmesine aldanmayın aslında burası bir su kemeriymiş.












İskeçe, Kavala'ya göre daha küçük bir şehir. Ufak bir şehir meydanı ve saat kulesi var. Öğle yemeğimizi burada yiyelim dedik çünkü başka yemek molası olmayacaktı. İskeçe küçük bir yer olduğu için bu restaurant'ı da turdan ayarladık. 20 euroya süper bir yemek yedik. Restaurant'ın adı (tabii ki yine Türkçe harflerle yazacağım) Dromaki. Yemek, mezelerle başladı. Patates salatası, şakşuka, kızarmış peynir ve çorba ile lezzetli yemeğimiz başladı. Çorba bizimkinden biraz farklıydı ama yine de beğendik. Mezelerse daha önce yediklerimize taş çıkartacak cinstendi.























İskeçe'de serbest zamanımızı değerlendirdikten sonra Dedeağaç ve Gümülcine'ye doğru yola çıktık ancak malesef buralarda inip gezmeye vaktimiz kalmadı. Ertesi gün herkes işe gideceği için vakitlice İstanbul'a dönmek istedik. Bu benim üçüncü yurt dışı tur deneyimim, biz kendimiz ayarlamayı tercih ediyoruz genelde. Çünkü turla istediğin gibi gezemiyorsun, hep birilerine bağlısın ve sürekli ekstralarla kazıklama peşindeler. İlk defa böyle bir durum olmadı, tur rehberimiz de Megalo Tur'un sahibi Kamil Bey'de tur boyunca bize çok yardımcı oldu. Megalo Tur'u kesinlikle tavsiye ediyorum. Şimdilik sadece Yunanistan'a tur yapıyorlar ancak kısa zaman içinde İspanya'ya da tur düzenleyeceklermiş.

Haftasonu canınız mı sıkıldı, atlayın bir Yunanistan turu yapın derim :) Kafaları boşaltmaya, eğlenmeye birebir. Herkese iyi gezmeler şimdiden ;)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder