12 Kasım 2011 Cumartesi

Belçika'dan Dünyaya Yayılan "Organik" Tatlar

Le Pain Quotidien

Son İngiltere seyahatimizde kahvaltı için nereye gitsek diye düşünürken tam otelimizin yanındaki Le Pain Quotidien'i gördük. Daha önce Kanyon'da da dikkatimi çekmişti ancak hiç denememiştim. Fırsat bu fırsat bir deneyelim dedik. Le Pain Quotidien'in hikayesi Belçikalı şef Alain Coumont'un yemeğe duyduğu tutkunun  yanı sıra lezzete ve kaliteye verdiği önemle başladı. Alain Coumont, Belçika'da küçük bir çocukken,sayısız saatlerini sandalyesinin üzerinde, büyükannesinin ekmek yapışını izleyerek geçirmiş. Brüksel'de genç bir şef olan Alain Coumont, çalıştığı restoran için uygun ekmeği bulamayınca, çocukluk yıllarından gelen ekmek tutkusuyla ilk fırınını 'taze, günlük ekmek' anlamına gelen 'Le Pain Quotidien' adı ile açtı.










Alain Coumont’un iyi bir günlük ekmek yapma fikrinden yola çıkarak başlattığı ‘Le Pain Quotidien’ bir fırın olmakla birlikte bir pastane, bir kafe ve ekolojik ürünlerin satıldığı bir yer aynı zamanda. Sadece ekmekler değil burada bulunan tartlar, croissant’lar, brownie’ler, muffin’ler, reçeller, ballar, bitki çayları ve daha birçok doğal ürün de sağlıklı ve lezzetli. Ayrıca tatlı ve tuzlu, kepekli, yulaflı, katkı maddesi kullanılmadan yapılan diyet kurabiye çeşitleri de paket olarak satılıyor. 












Yukarıdaki resimler bizim gittiğimiz, Londra Regent Street'deki Le Pain Quotidin'den. Türkiye'de hiç denemedim ama bu tarz zincirlerde genelde aynı tatlar ve aynı kalite oluyor. Bu yüzden referans alabilirsiniz bence benim yorumlarımı :) Menüde bize en yakın tat olduğu için çekici gelen mantarlı omlet ve peynirli-domatesli croissant oldu. Omlette biraz hayal kırıklığına uğradık çünkü mantarlı omlet denince mantarları omletin içinde bekliyor insan her zaman olduğu gibi ancak gelen tabakta sade bir omlet, yanında ise buharda pişirilmiş mantar duruyordu :) Croissant'ımız ise gayet başarılıydı. İçecek söylerseniz çok ilginç bir şekilde kase de geliyor. Çay ve kahve istedik, kulplu fincan / kupa falan beklerken kaseyle gelince bayağı şaşırdık. Eski usül kafaya diker gibi içmek gerçekten komik oluyor ama yapacak bir şey yok. İnsan belli bir süre sonra alışıyor zaten :P












Açıkçası kahvaltı bakımından bizim Türk damak tadına çok da uygun bir yer olduğunu düşünmüyorum. Açık büfeyi seven bir insansanız size biraz boş gelecektir. Menüde tuzlu çeşidi olarak bir omlet bir de yine bizim yediğimiz peynirli croissant var. Diğerleri tam Avrupa kahvaltısı, yani tatlı şeyler içeriyor. Ancak bir kez de olsa deneyin, fikriniz olsun derim. Bir de reçellerinden evinize bir kavanoz alın, kesinlikle pişman olmazsınız! Son olarak Türkiye'de biri Kanyon'da, biri İstinye Park'ta diğeri de Suadiye'de olmak üzere sadece 3 şube olduğunu söylemeden geçmek istemiyorum. Şimdiden afiyet olsun herkese ;)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder