Yunanistan gezisine başlarken sadece Batı Yunanistan, yani klasik Dedeağaç, İskeçe, Gümülcine, Selanik turu yapmayı düşünüyorduk ancak araba kiralamaya karar verince daha farklı yerleri, turistik olmayan gerçek Yunanistan'ı da görmeye karar verdik. Her seyahatte olduğu gibi DK Eyewitness kitabımızı elimize aldık ve Orta Yunanistan'daki en büyük şehirleri saptayıp yola koyulduk. Metsovo yolumuzun üzerindeydi. Ioannina, Orta Yunanistan bölgesinin başkenti olduğu için görmemiz gerekir diye düşündük. Parga ise sizin de tahmin edebileceğiniz gibi Muhteşem Yüzyıl dizisinden sonra aramızda merak konusu oldu.
Pindos Dağları'nın kenarına kurulan Metsovo, yunan çobanlar tarafından kurulan bir dağ kasabasıdır. Osmanlı Dönemi'ndeki vergi indiriminden yararlandığı sırada altın çağını yaşamış ve o dönemde bölgenin bir numaralı ticaret merkezi olmuştur. Günümüzde de Metsovo peynirleri ve tahtadan yapılan eşyalarla meşhurdur. Burada, bölgenin zengin ve tanınmış ailelerinden Tositsa ve Averof'ların kurduğu iki müze bulunuyor. Archontiko Tositsa'nın evinden müze haline getirilen üç katlı yapıda, savaş döneminden kalan silahlar, el dokuması yün halılar, ahşap eşyalar ve dönemin kostümlerı bulunuyor. Averof Galerisinde ise Evangelos Averof'un kendi koleksiyonundan bağışladığı 19. ve 20. yy dönemlerine ait iki yüzün üzerinde tablo ve heykel bulunuyor.

Metsovo'dan sonraki durağımız yaklaşık 80bin nüfusu ile Yunanistan’ın Epir bölgesinin en büyük şehri, M.S. 510 yılında kurulan Ioannina oldu. Bir dönem Osmanlılar buraya da hükmettiğinden günümüzde hala yapılarda Osmanlı etkisinin görülmesi mümkün. Bizim en çok dikkatimizi çeken yapıları hiç bozmamaları (örneğin camiler kilise yapılmamış, aynen duruyor) ve özenle korumaları. Osmanlı'nın pek sevmediği, isyankar Ali Paşa o dönemde buraya çok önem verip, zenginleştirdiği için Yunanlılar tarafından hala saygıyla karşılanıyor. Ali Paşa, Osmanlı'dan ayrılıp yeni bir yunan-arnavut devleti kurmaya çalıştığı için 1822'de öldürülüyor. Aşağıda sağdaki resimde Ali Paşa'nın Ioannina'da bulunan türbesini görebilirsiniz.
Şehirde hareket, Pamvotis Gölü'nün çevresindeki alandadır. Restoranlar, cafeler, barlar burada bulunuyor. Bunun dışında gölün ortasında küçük bir ada var, burada da gidip güzel bir yemek yiyebilirsiniz. Şehrin mimarisisinde Osmanlı izini görebilirsiniz. En ünlü yapıları Aslan Paşa Camii, Fethiye Camii ve şehrin kalesidir. Fethiye Camii, Ali Paşa Türbesi ve Bizans Müzesi kalenin içinde bulunuyor. Fethiye Camii malesef ziyarete kapalı, camdan gördüğümüz kadarıyla içi boş tutuluyor. Küçük bir müze olan Bizans Müzesi'nde 16.-19. yy aralığından gümüş tabaklar, altarlar ve mozaikler görebilirsiniz.
Orta Yunanistan'daki son durağımız Pargalı İbrahim Paşa'nın memleketi Parga oldu. 60 bin nüfuslu Preveze iline bağlı 3500 nüfuslu bir sahil kasabası olan Parga'nın tarihi 12. yy'a kadar uzanır. Parga, günümüzde Türk İslam Eserleri müzesi olarak kullanılan Sultanahmet'teki İbrahim Paşa Sarayı'nı da yaptırmış olan Kanuni Sultan Süleyman'ın ünlü sadrazamlarından Pargalı Damat İbrahim Paşa'nın doğum yeridir. Osmanlı'da 13 yıl sadrazamlık yapmış olan Damat İbrahim Paşa, altı yaşında buradan getirilmiş bir devşirmedir. Kasabanın Türk tarihindeki önemi de buradan gelmektedir. İbrahim Paşa'nın cesedi 16 Mart 1536 sabahı sarayın önünde bulundu. Tarihte bu şaibeli ölüme Hürrem Sultan’ın neden olduğu hatta bizzat kendisinin yaptığı söylenir.
Bir dönem Yunanlıların, bir dönem Osmanlıların, sonra da Venediklilerin egemenliği altında kalan Parga'da, Venedik Kalesi dikkat çekmektedir. Kale, kasabanın kuzeybatısında gotik kiliseyi andıran yapısıyla Venedik'liler tarafından 1204 - 1261 yılları arasında akınlara karşı korunmak için inşa edilmiştir. Kale'nin doğusundan bakıldığında Aziz Meryem adasını görebilirsiniz. Parga limanının ilerisinde bulunan bu ada çam ağaçlarıyla kaplı iki küçük tepeden ve Aziz Meryem kilisesinden oluşmaktadır.

Parga sadece tarihi özellikleriyle değil plajlarıyla da öne çıkan bir yerdir. Merkezde de ufak plajlar bulunuyor ancak bölgenin en önemli iki plajı kuzeydeki Valtos ile güneybatıda bulunan Lychnos Plajlarıdır. Valtos Plajının eşsiz denizine bir göz atmadan Parga'dan ayrılmayın derim. Plajlar tamamiyle kumla kaplı ve denizin masmavi, duru bir güzellikte olduğunu görebilirsiniz. Biz gittiğimizde özellikle İngiliz ve Hollandalı turistler yaz sezonunu başlatmışlardı ve denize giriyorlardı.
Yunanistan'ı keşfetmek, farklı bölgelerini görmek isteyenler için böyle bir geziyi kesinlikle öneririm. Ancak yolda geçen zamanı göz önüne katarak ve kalacağınız otelleri de ortada bir yerde ayarlayarak (biz Selanik'te kaldığımız için biraz uzak oldu) daha uzun ve güzel bir gezi yapılabilir diye düşünyorum. Huzur ve romantizm arayanlar için Parga ideal demeden de yazıya son vermek istemedim :) Özellikle gün batımında uzo içerek yemek yemenin zevki zor bulunur! Herkese iyi gezmeler diliyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder