17 Şubat 2011 Perşembe

Disney'in Sihirli Dünyası'na Hoşgeldiniz

Disneyland Paris

Paris'e gitmeye karar verdiğimizde aslında Disneyland hiç aklımızda yoktu ancak uzun zamandır reklamlarını görüyor ve merak ediyordum, son olarak birkaç arkadaşım gidip de önerince kesinlikle bir günümüzü de oraya ayırmalıyız diye düşündük. Paris'e trenle 45 dk. uzaklıkta olan Disneyland gerçekten ayrı bir dünya gibi. Öyle bir dünya ki çıkışta herkesin gülümseyerek, mutlu ayrıldığı bir dünya :)












Hepimiz çocukluğumuzda çizgi filmlerle büyüdük değil mi? Hem bizim zamanımızda öyle Dora the Explorer, Ben 10 falan da yoktu, hepimizin kahramanları Disney'in yarattığı karakterlerdi: Winnie the Pooh, Mickey, Minnie, Eeyore ve diğerleri. Disneyland denince de insanın aklına hemen bunlar geliyor ancak Disneyland'ta herkesi düşünmüşler, hem çocuk olmak isteyenleri (veya çocuklarıyla gelenleri) hem de gerçek macera peşinde olanları. Disneyland 2 ayrı parktan oluşuyor: Disney Park ve Walt Disney Stüdyoları.













Herkes gibi bizim de başlangıç noktamız Disney Park oldu ama size tavsiyem ters rota yapıp Walt Disney Stüdyoları'ndan başlamanız. Disney Park çok kalabalık olduğu için inanılmaz sıra oluyor (örneğin 70 dk sıra beklediğimiz de oldu ki bu düşük sezon, yazın nasıl olur siz düşünün!) ve Walt Disney Stüdyoları'na zaman kalmayabiliyor.

Disney Park'ın içinde farklı temalı 5 park var: Main Street, Frontier Land, Adventureland, Discoverland ve Fantasyland. Main Street'de genelde hediyelik eşya dükkanları ve restaurantlarla Disney taşıtları var.Disney taşıtları denilen araçlar Disney karakterleriyle süslenmiş trenleri yanları açık arabalar, eski faytonlar. Biz zaman kaybetmemek için bu bölümde fazla kalmadık zaten genelde çocuklu aileler vardı burada :)












Fronier Land'in teması vahşi batıydı. Bu atmosferi yaratmak için kovboy barları, madenler, Pocahantas  kullanılmıştı. Buradaki hedeflerimiz Big Thunder Mountain, Phantom Manor ve Thunder Mesa Riverboat Landing oldu. En az sıra bot turunda olduğu için onunla başladık ve Mark Twain'in gemisiyle 15 dk'lık küçük bir Disneyland turu yaptık. Tur güzeldi ancak bir günlük gidenlere tavsiye etmiyorum zamansızlıktan dolayı :( Buradan korku evi olan Phantom Manor'a geçtik. Açıkçası denediğimiz şeyler arasında en başarısızı diyebilirim, kesinlikle tavsiye etmiyorum. Sıradan bir funfairde bile bulabileceğiniz bir korku tüneli, hiç korkutmadığını da eklemek istiyorum. Big Thunder Mountain'a binmeyi düşünenlerden benim gibi yükseklik korkusu olanlar varsa iyice düşünsünler derim. Açık bir alanda son sürat giden bir rollar coaster düşünün. Arada bir dağın içine de giriyor, karanlık bir ortam, gözlerini açık tutabilene bravo diyorum.












Advertureland'e doğru ilerlerken buradaki hedeflerimizi de Indiana Jones and Temple of Peril ve Pirates of the Caribbean olarak  belirledik. Ancak Pirates of the Caribbean teknik bir arızadan dolayı kapalı olduğundan bu bölümdeki ilk durağımız Indiana Jones oldu. Denerken iki kere düşünün derim, hatta üç bile olabilir! 360 derece dönebilen, Big Thunder Mountain'den daha fazla yüksekliğe çıkabilen ve çok ani düşüşleri olan bir roller coaster düşünün. Ben kapısına kadar gelmeden önce 360 derece döndüğünü bilmiyordum. Öğrendiğimde artık çok geç olmuştu ve binmek zorunda kaldım. İtiraf ediyorum gözüm genelde kapalıydı.Çünkü açık alanda çok yükseğe çıkıyor, sağa sola yatarken sanki düşüyor gibi oluyorsunuz. Bunun şokunu üstümüzden attıktan sonra Adverture Isle'da biraz dolaştık ama bunun da pek değişik bi tarafı yok. Hazineyi bulmak için labirentlerden geçiliyor.












Bu kadar heyecan ve adrenalinden sonra artık sıra Fantasyland'e geldi diye düşündük. Bu kısım aslında daha çok çocuklar ve benim gibi çocukluğuna dönmek isteyenler için diyebilirim :) Bu bölümde Peter Pan's Flight, Alices's Labyrinth ve Sleeping Beauty's Castle'ı denedik. Zaten diğer kısımlar tamamen küçük çocuklar içindi: Atlı karınca, dönen kupalar, sirk ve müzikal vardı. Alice's in labirentinde önce kaleyi bulmaya çalışıyorsun, sonra da kraliçeye yakalanmadan kupa asını bulmaya. Eğlenceli birşey aslında ama zamanı olmayanlara yine tavsiye etmiyorum. Uyuyan güzelin kalesini kesinlikle ziyaret edin, içindeki cam boyamalar harika. Zaten başka da birşeyi yok, hemen altında bir de hediyelik eşya dükkanı var. Peter Pan'in Neverland'e olan uçuşu benim bu koskocaman alandaki favorim! O kadar güzel yapmışlarki, kendinizi gerçekten yıldızların arasında perilerle uçuyor zannedebilirsiniz. Kesinlikle deneyin derim.












Disneyland'ın son parkı olan Discoveryland'e baktığımızda, bu parkın uzay temalı olduğunu söyleyebiliriz. Zaten içindeki aletlerin isimlerinden de anlayabiliriz: Buzzy Lightyear, Space Mountain, Star Tours, Ütopya :)
Bizim buradaki tercihlerimiz çok methedilen ve top 5'te ikinci ve beşinci sıralarda olan Space Mountain ve Buzzy Lightyear ile Star Wars'u çok sevdiğimizden Star Tours oldu. Açıkçası Star Tours beklediğimiz gibi çıkmadı ve biraz hayal kırıklığı oldu. Alandan gemiye doğru yürüdüğünüzde sizi Star Wars karakterleri karşılıyor. R2D2 ve C3PO'yu hemen görebiliyorsunuz. Gemi ise bir simülasyon gemisi. Beş dakika süren bu yolculukta Darth Vader'a karşı savaşıyorsunuz. 3 boyutlu, hatta 4 boyutlu olsaydı daha gerçekçi olabilirdi ama iki boyutla biraz geride kalmış. Teknolojisinin ilerletilmesi gerekiyor kesinlikle.












Bu hayal kırıklığından sonra iki numarada olmasının da bizi yönlendirdiği Space Mountain: Mission 2 'ya doğru ilerledik. 30 dk sıra bekledikten sonra, yine tam kapıya geldiğimizde gördüğüm 360 derece dönüyor ibaresi beni binmek istememeye sürüklese de oradan geri dönmek imkansızdı. Hayatımda yaptığım en riskli hareket olarak niteleyebilirim bunu size, eşim istemese ve yanımda olmasa hayatta binmezdim! İnanılmaz hızlı, hatta o kadar ki belli bir yerde duruyor havada, rokete enerji yükleniyor ve direk o hızla aşağıya iniyor! Eğer kalp, bel, boyun sorununuz varsa kesinlikle binmeyin. 3-4 kere 360 derece dönüyor. Bir ara gözümü açtığımda karşımda gezegenler, yıldızlar falan görünce herhalde öbür tarafa geçtim diye düşündüm!!! Bunun arkasından Buzzy Lightyear'a bindik ama o daha çok çocuklar içinmiş. Bizim de adrenalinimizin azalmasına yardımcı olması açısından çok iyi oldu ama! Elinizde ışın tabancasıyla hedefleri vurarak puan toplamaya çalışıyorsunuz.

 













Walt Disney Park'a gitmeye bizim zamanımız kalmadı maalesef:( Ama orada özellikle Armageddon ve Twilight Zone: Tower of Terror'ü tavsiye ediyorlar. Disneyland kesinlikle yaşanması gereken bir deneyim ama dediğim gibi çok sıra olduğundan zamanınızı iyi değerlendirin. Hatta zamanınız olursa iki gün rahat rahat gezin derim. İyi gezmeler, iyi çocukluğunuza dönmeler ;)

2 yorum:

  1. Aygülcüm, bu çok nitelikli bir kılavız olmuş, teşekkür ederim! Ben de pek Disneyci değilim fakat ziyarete gelen kimi konuklarım gitmek istiyor, şimdiye kadar kardı kıştı diyerek atlattık ancak bahar kapıda, ziyaretçiler de keza.. Öncelikle senin yazını okutacağım, buradan Disney seçimlerini yapmalarını sağlayarak yola koyulacağım : )

    YanıtlaSil
  2. :))sevindim cnm beğendiğime ama kesinlikle gitmelisin!sen de bi anda Disney'ci olursun bnce,çok eğlenceli:)

    YanıtlaSil