9 Şubat 2011 Çarşamba

Bin Yıllık bir Liman Şehri

Bristol

Güneybatı İngiltere’nin Gloucestershire bölgesinde bir kent olan Bristol, Avon ve Frome nehirlerinin arasında kalan önemli bir liman kentidir. Yüzyıllarca Bristol, İngiltere'nin en büyük limanlarından biri olmuştur. Bristol, İngiltere'nin altıncı büyük şehri ve Güney-Batı İngiltere bölgesinin en büyük şehridir.












Bristol, birçok eğlence, spor ve alışveriş aktivitesini gerçekleştirebileceğiniz bir yer olduğu gibi aynı zamanda büyük şehirlerde olmayan topluluk hissini de vermektedir. Bristol, karnavalları, festivalleri, arları, müzeleri, sanatçıları ile hem hareketli bir şehirdir hem de dinlenmek isteyenler için birçok olanak sunar. Şehir 1000 yıllık bir limana sahiptir ama bu tarihi limanlar kapanmış ve eğlence ve sanat aktiviteleri için tekrar düzenlenmiştir. Şehir nüfusuna göre yaşayan insanlar için çok fazla açık alana sahiptir.













Genel bilgileri verdikten sonra gezi duraklarımıza bir göz atalım :) İlk durağımız, Castle Park'ın içinde yer alan Bristol Kalesi oldu. 11. yy'da yapılan Bristol Kalesi'nin bir kısmı yıkılmış ve günümüze sadece kalıntı olarak gelebilmiştir. Restorasyonda olduğu için içini gezemedik ancak 2011'de tamamlanacak yazıyordu, gidecek olanlar yeni halini görebilirler. 2008 yılında Kültür Başkenti olan Bristol'e bir çok yeni kültür ve sanat kompleksi kazandırılmış. Nehir kıyısına doğru ilerlerseniz @Bristol'u göreceksiniz. Bu geniş kompleks, içerisinde teknoloji ve bilim öğelerini barındıran bir keşif alanıdır. İnteraktif bir bilim müzesi olan mekanda birçok aktiviteyle birlikte bir resif akvaryumu, yapay bir yağmur ormanı ve sadece bilimsel filmlerin gösterildiği bir IMAX sinema bulunuyor.













Gezimize, şehrin kalbini oluşturan Park Street’in sonunda bulunan College Green Caddesin’den devam ettik. Bu meydana oval olarak yerleştirilmiş belediye binasını gördükten sonra yine College Green’de karşımıza çıkan Bristol Katedrali'nin yapımına 12. yy'da başlanmış ancak 13.yy'ın sonlarına doğru tamamlanabilmiştir. İngiliz gotik mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan kathedral oldukça iyi korunmuş ve günümüze kadar hasarsız olarak gelmeyi başarmıştır.














Bir sonraki duraklarımız Georgian House ve Cabot Tower oldu. Park Street’den, Great George Street’e doğru yüyürken karşımıza çıkan Georgian House 19. yüzyılda önemli köle ve şeker taciri John Pinney tarafından yaptırılmış ve dönemin günlük hayatını sergilemek adına daha sonra müzeye çevrilmiş. Ardından biraz yorucu (dik bir yokuş çıkmak zorundasınız çünkü) bir yürüyüşle Cabot Tower’dan keyifli bir Bristol manzarası izleyebilirsiniz. Cabot Tower'da restorasyonda olduğundan içini göremedik. 2011'de gidenler gerçekten bizden daha şanslı olacaklar :)













Şehirdeki son duraklarımız Bristol Şehir Müzesi ve Sanat Galerisi ile St. Mary Redcliffe Kilisesi oldu. Bristol Müzesi, ulusal tarih, milli - uluslararası arkeoloji  ve yerel endüstri gibi bölümlerden oluşurken; Sanat Galerisi ise birçok ünlü ressamın farklı dönemlerden eserlerini içeren geniş bir koleksiyona sahip. Şehrin çıkışında herkesin dikkatini çekecek büyüklükteki kilise ise St. Mary Redcliffe Kilisesi. 14. yy'da Queen Elizabeth I'in isteği ile yapılan kilise, eski Bristol belediye başkanlarının cömert bağışlarıyla elde edilmiş geniş bir resim koleksiyonuna sahiptir.













Bristol'u gezince İngiltere'nin sadece Londra'dan ibaret olmadığını bir kere daha görmüş olduk. Londra tabii ki çok güzel ve gezilecek birçok yeri var ama farklı yerler arayanlara Bristol'u tavsiye edebilirim. Hiç sıkılmayacağınız garanti ediyorum size, hem görülecek yeri çok hem de sürekli bir etkinlik var. İyi gezmeler diliyorum :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder